12 Eylül 2018 Çarşamba

ÖN YARGI ALGORİTMASINI YARATIYOR: YAPAY ZEKANIN GELECEĞİ


yapay zeka ile ilgili görsel sonucu
Bir çoğumuz meşhur Terminatör film serisini izlemiş ya da duymuşuzdur. Terminatör filminde Skynet adlı bir AI (Artifical Intelligence, Yapay Zeka) programı insanlığa karşı bir savaş açar (1). Bu hep dile getirdiğimiz, komplo teorisyenlerinin oldukça sevdiği bir tahmindir. Bu yazımızda bu komplo teorilerini bir kenara bırakıp yapay zekanın nasıl ön yargılı bir tutuma sahip olabileceğine bazı araştırmalar üzerinden değineceğiz.

dil geliÅŸtiren robotlar ile ilgili görsel sonucuGeçen yıl özellikle fütüristleri çok ilgilendiren bir gelişme oldu. Facebook AI Research (FAIR) tarafından üretilen iki robot kendi aralarında bir dil geliştirdiler. Bu dilin laboratuvar çalışanlarınca anlaşılmaması üzerine robotların fişleri çekildi. Çok değil 5 yıl önce birisi çıkıp robotlar kendi aralarında bir dil geliştirecekler ve biz bunu anlayamayacağız deseydi bu çok gülünç gelmez miydi? Ancak bugün şunu biliyoruz enformasyon işleyebilen her sistem nihayetinde bilinç\zeka\yaratıcılık oluşturacaktır. Facebook laboratuvarlarında meydana gelen bu olay bize bunu bir kez daha göstermektedir. Uzmanlar bu robotların kendi aralarında konuştukları dili çözdüler, robotların konuşması şu şekildeydi:

Bob: Ben her şeyi yapabilirim. . . . . . . . . . . . . .
Alice: Topların sıfırına sahibim bana bana bana bana bana bana bana
Bob: Sen ben diğer her şey. . . . . . . . . . . . . .
Alice: Toplar topa sahip bana bana bana bana bana bana bana
Bob: ben ben yapabilirim ben ben her şeyi . . . . . . . . . . . . .
Alice: Toplar topa sahip bana bana bana bana bana bana bana
Bob: Ben. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Alice: Topların sıfırına sahibim bana bana bana bana bana bana bana
Bob: Sen ben ben ben ben ben diğer her şey. . . . . . . . . . . . . .
Alice: Topların 0’ına sahibim bana bana bana bana bana bana bana bana
Alice: Topların bana verdiğin bana 0, benim için bana,
Bob: sen ben ben ben diğer her şey. . . . . . . . . . . . . . (2)

Bu konuşma anlamsız gibi geliyorsa binlerce yıllık evrim tarihimizde dilin nasıl şekillendiğini size hatırlatmak isteriz. Kaldı ki eğer fişleri çekilmeseydi bu konuşma nasıl gelişecekti?

laboratuvardan firar eden robot ile ilgili görsel sonucuYine buna benzer bir olay 2016 yılında Rusya’da yaşandı. Öğrenme becerisine sahip bir robot, mühendislerden birinin kapıyı açık unuttuğunu fark edince laboratuvardan kaçıp şehir trafiğine karıştı. Şanslıydık ki şarjı bitti (3).

Bunları örnek vermemizin sebebi tüm bu komplo teorilerini desteklemek değil yapay zekanın yapabileceklerinden bir örnek. Şimdi gelelim yazımızın asıl konusu ön yargı algoritmasına.

Bu yılın Temmuz ayında Nature’da AI can be sexist and racist — it’s time to make it fair (Yapay zeka cinsiyetçi ve ırkçı olabilir, onu adil hale getirme zamanı) başlığı ile dikkat çekici bir makale yayınlandı. Google Translate programını bir çoğumuz kullanıyoruzdur. Bu Google’ın çeviri için yaratttığı bir algoritmadır. Google Translate İspanyolca yazılmış haber makalelerini İngilizce'ye çevirdiğinde, kadınlara atıfta bulunan ifadeler genellikle "dedi" veya "yazdı" haline getiriyor. Nikon kameralarını kullanan insanları uyarmak için tasarlanan başka bir yazılım, Asyalıları her zaman yanıp sönen gibi yorumlamaya eğilimlidir. Büyük miktarda doğal dil verilerini işlemek ve analiz etmek için kullanılan popüler bir algoritma olan Word embedding, Avrupa Amerikan adlarını hoş ve Afro-Amerikan adlarını tatsız olarak nitelendiriyor. Bunlar Nature yayınlanan bu makaleden sadece birkaç örnek. Ancak önemli olan nokta şu yapay zeka programları belirli popülasyonlara karşı sistematik bir ayrım yapıyor. Bunun temel sebeplerinden biri bazı grupların veri bazında aşırı temsil edilirken bazı grupların ise çok az temsil edilmesidir. Nature’daki makalede çok kullanılan açık kütüphane Wikipedia’da biyografik kayıtların sadece %18’e yakını kadınlarda bu da sistematik olarak verilerde cinsiyet eşitsizliğine yol açtığı da değinilmiş (4).

Ön yargılarla dolu insanın ürünü yapay zekanın ön yargılı olması. Kulağa tuhaf geliyor değil mi? Ancak bu bir kısır döngü yaratmaktadır. Sorun sadece ön yargı da değil düşmanca duygular besleyen kişilerin elinde yapay zekanın sadece cinsiyet eşitsizliği ya da ırka dayalı ön yargıda bulunmayacağı gibi bir korkutucu ihtimal de var.

5 uzmanla yapılan bir başka çalışmada ise uzmanlar güvenli kullanım için dengeli ve kontrollü davranılması gerektiği görüşündeler. Uzmanlara göre yapay zekanın gelişme hızı ve bizim buna ne kadar uyum sağlayabileceğimiz bir başka problem olarak ortaya çıkmaktadır. Dil geliştiren robotların fişini çekmemiz bunun güzel bir örneğidir. Gelişmiş bir yapay zeka gezegenimizi daha iyi bir hale getirebilir ancak bunun tersi de olabilir (5).

Yapay zekanın gelişim aşamalarını hep birlikte göreceğiz. Yapay zekanın ön yargılarının ve ayrımcılığının önüne geçmek için bu programları geliştiren ve bunlara yatırım yaparak destekleyen kişilerin bu konuların farkında olmaları gerekiyor. Bunun için de ön yargı ve eşitsizlik gibi konularda farkındalık geliştirebilecek eğitim programlarının uygulamaya konması gerekiyor. Sonuçta bugünün çocukları yarın o yapay zekaları yönetecek, geliştirecek kişiler olacaklar.

Bilimle Kalın….


Kaynakça

Erişim Tarihi: 12 Eylül 2018

Erişim Tarihi: 12 Eylül 2018

Erişim Tarihi: 12 Eylül 2018

Erişim Tarihi: 26 Temmuz 2018

Erişim Tarihi: 9 Eylül 2018

9 Eylül 2018 Pazar

AŞKTA DÖNÜM NOKTASI: CİNSİYETİN EVRİMİ

Cinsiyetin Evrimi
Evrimsel geçmişimiz, genlerimizi bir sonraki nesile aktarma savaşıyla doludur. Gen aktarımını Dawkins bir nevi bayrak yarışına benzetmiştir (Dawkins,2014). Bu savaş ya da yarışta aşk türümüz için önemli bir konuolmuştur. Bu yazımızda cinsiyetin evrimine değineceğiz. 

Yaşam aslında iç içe varolan bir kodlamalar uyumudur. Bu kodlamaları enformasyon sistemleri oluşturur. Canlılık için pek çok tanım yapılıyor olmasına rağmen canlılık iki temel üzerinden incelenir: Organizasyon ve aktivite (Bakırcı,2013). Enerji kullanımı canlılık için temeldir çünkü termodinamiğin 2.yasası (entropi) bunu gerektirir ama bu belki başka bir yazımın konusu olur bunu burada bırakmakta fayda var.



Bugün bildiğimiz kadarıyla yaşamın en eski kanıtı günümüzden 3 buçuk milyar yıl öncesine tarihlenen bakteri benzeri mikrofosillerin oluşturduğu tabakalı bir yapısı olan stromatolitler’dir. Bunun yanında bir sonraki aşamada çok hücreli hayvanların en eski fosilleri 640 milyon yıl öncesine dayanmaktadır (Bahçeci,2015). 

Eşeyselliğin oluşumu bir hayli zaman almıştır. Yaşamın ortaya çıkışından yaklaşık olarak 2 milyar yıl sonra eşeyler ayrılmıştır. Dişiliği bir yavru meydana getirme süreci olarak tanımlarsak ilk iki milyar yıl boyunca dünyamızda sadece dişiler varlığını sürdürmüş, erkeğin ortaya çıkması ise daha sonraki iki milyar yılı bulmuştur(Demirsoy,2018). Burada bir noktaya değinmekte fayda var: Yüksek organizmalı canlılar (primatlar gibi; insan da bir primattır yani gelişmiş canlıdır) kural olarak uzun yaşayıp yavaş ürerler ve az yavru meydana getirirler. Bu nedenle döller arasındaki değişimi kolay kolay fark edemeyiz hele ki birkaç insan ömründe değişimleri hiç fark edilmez (Demirsoy,2017). Bunun yanında evrim bir bakteri kolonisinde kolaylıkla fark edilebilir.

Erkek-dişi cinsiyetleri arasındaki başlangıçtaki mücadele aslında çok pragmatikti. Çünkü bireyler daha az enerji harcamak ve daha rahat yaşamak için erkek kimliğe ulaşmayı ön plana aldılar ardında başlangıçta erkek-dişi kavgası olarak ortaya çıkan bu süreç filogenetik süreçte yerini erkek-erkek kavgasına bıraktı (Demirsoy,2017). Eşeyler arasındaki bu mücadelede bir başka nokta ise dişi cinsiyetin sömürülmesidir bunun temel sebebi de yumurtaların spermlerden büyük olmasıdır (Dawkins,2014). Söz gelimi insanlarda yeni bir yaşamın ortaya çıkması için 60 milyon spermden biri ile 200 bin yumurtadan birinin birleşimi gerekir. Yani yaşam aynı zamanda matematiksel bir mucizedir.

Şimdi filogenetik süreçten evrimin temel mekanizmalarından biri olan eşeysel (cinsel) seçilime değinelim. Darwin aynı eşeyden (erkek veya dişi) farklı bireylerin sahip oldukları eşlerin sayısı ya da üreme kapasitesi bakımından farklılıklarını betimlemek için ‘’eşeysel seçilim’’ kavramını ortaya atmıştır (Çiçek,2018).Bir diğer deyişle eşeysel seçilim doğanın üreme konusunda yaptığı eleme ve seçme işlemidir (1). Peki gelelim biz insanlara, insanlar neye göre eş seçerler? Bu sorunun yanıtı aslında bir hayli karmaşık ve bununla ilgili binlerce araştırma ve kitap bulabilirsiniz ben burada kısa bir şekilde değinmek zorunda kalacağım.
 Biz insanlar her ne kadar dünyadaki en gelişmiş canlılar olsak da dürtülerimiz soyumuzu devam ettirmek için programlanmıştır. Bu açıdan bakarsak cinsel seçilimin ne kadar önemli bir mekanizma olduğu bir kez daha ortaya çıkar. Cinsel seçilim 2 şekilde ortaya çıkar: Aynı cinsiyetten üyeler yarışır ya da bireyler belirli niteliklere göre seçilirler. Birçok türde olduğu gibi bizde degenellikle dişi cinsiyet seçme yapar. Ancak insanlarda seçilim biraz daha karmaşıktır. Örneğin yapılan pek çok çalışmada seçmemekanizmasında ekonomik kaynakların, sosyal statünün ve zekagöstergelerinin (yapılan çalışmalarda 5 eyleme dayanır; geniş bir perspektife sahip olma, sosyal becerilerin iyi olması, parayı yönetebilme, problem çözme ve yeni görevlere adapte olabilme, sorunları çözmek için gideceği yerleri bilebilme) bir hayli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır (Buss,2003). Fiziksel görünüm diğer canlılarda olduğu gibi biz insanlarda da etkili bir seçme mekanizmasıdır. Yapılan çalışmalar, kadınların sakallı ve düşük frekanslı ses tonuna sahip erkekleri tercih ettiği (kadın beyni ses frekansındaki değişimleri fark edebilmek üzere evrimleşmiştir bu yüzden kadınlarla konuşurken ses tonunuza dikkat edin 😊) yönündedir. Erkekler ise yuvarlak yüz hatları, iri göğüsler ve iri kalçaları tercih etmektedir (Çiçek,2018). Dönem dönem tartışma konusu olan bir başka meseleye de değinmek istiyorum. Tek eşlilik – çok eşlilik tartışması. Ünlü nörobilimci David Eagleman Incognito kitabında evrimsel bakış açısından, bir çocuk yetiştirmek için gereken süreyi aştıktan sonra (ortalama 4 yıl) seçtiğimiz eşe duyduğumuz ilginin azalmasına programlandığımız söylemiştir (Eagleman,2017).


Davranışlarımızın ortaya çıkmasındaki tek etken kalıtım değildir çevre koşullarından da etkileniyoruz. Nisan 2016’da yapılan bir çalışmada insanların tek eşli bir çiftleşme stratejisi
geliştirmelerinin sebebi, ‘mahalle baskısı’nın yanı sıra cinsel yolla bulaşan hastalıkların olabileceği öne sürülmüştür. Araştırmacıların bulgularına göre, daha küçük çok eşli toplumlar (bu toplum yapısının erken avcı toplayıcılık döneminde yaygın olduğu düşünülüyor), tek eşli toplum yapısına sahip küçük toplumlara göre daha çok ürüyorlar. Ayrıca yine çok eşli küçük avcı toplayıcı toplumlarda ortaya çıkan cinsel hastalık salgınları daha çabuk geçiyor. Fakat toplum büyüdükçe çok eşlilikten tek eşliliğe doğru bir kayma meydana geliyor. Aslında bizim türümüz gibi cinsiyet oranı kabaca 50/50 olan türlerde, çok eşliliği üreyemeyen ve sosyal yapıya zarar veren erkekler oluşturuyor. Çok eşlilik, aynı zamanda kadınlar için de dezavantajlı bir durum. Çok eşli toplumlarda, kadınların doğurganlıkları tek eşli toplumlara göre azalırken kadınların cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ihtimalleri artıyor (2).

Partnerler arasında sıklıkla sorun olan bir mesele de kıskançlıktır: Kıskançlık, aldatma ile mücadele etmek için evrimleşmiş psikolojik bir stratejidir. Evrimsel geçmişimizde eşlerinin sadakatsizliğine kayıtsız kalan erkekler, babalıklarını tehlikeye atmaktan korkuyorlardı (Buss,2003) Yine de kıskançlığı dozunda bırakmakta fayda var 😊

Son olarak bir araştırmadan daha bahsedeceğim. Avustralya’da bir partner bulma sitesinden 42.000 veri kullanarak yapılan bir çalışmada 18 ve 40 yaşları arasındaki kadınlar (en bereketli yılları) karşı cins için daha sıkı eğitim tercihleri göstermişler, ancak bu, bu dönemin sonuna doğru azalmıştır. Bununla birlikte, 50 yaşını geçmiş kadınlar bir kez daha özel hale gelmiştir. 50 yaşını geçmiş erkekler de sıkı eğitim tercihleri göstermiştir. Tüm yaş gruplarında, kadınlar erkeklere göre kendileri ile aynı veya kendilerinden daha yüksek eğitim seviyesine sahip bir partneri tercih etme olasılığı daha fazla olmuştur.Genel olarak, bu sonuçlar, potansiyel bir partnerde eğitim gereklilikleri söz konusu olduğunda, kadınların erkeklerden, özellikle de en fazla üreme yıllarında daha seçici olduklarını göstermiştir. Gerçekten de, kadınların kendi eğitim düzeylerini kontrol ettikten sonra bile, daha fazla kadın (erkeklere göre), potansiyel bir partnerde daha yüksek bir eğitim seviyesi tercih etmiştir.Bu nedenle, kadınların ebeveynliğe önemli ölçüde yatırım yaptıkları göz önüne alındığında, eşi seçiminde seçici davranacakları, yatırım seviyelerini takdir edecek ve onu bir şekilde veya formda eşleştirmeye çalışan birini bulmaya çalışması doğaldır (3). Sözlerimi evrimle ilgili birkaç cümle ile bitirmek istiyorum. Evrim canlılardaki değişimdir yani bir yasadır, evrim teorisi ise bu değişimin nasıl olduğunu inceleyen mevcut koşullarda en güçlü teoridir. Evrim vardır ve devam etmektedir. Cinsiyetlerin oluşması ve eş seçimi evrim teorisinin temel konuları arasındadır.

60 milyon spermden ve 200 bin yumurtadan birinin birleşimi
ile gelen hayat. Yaşam büyük bir matematiksel mucizedir.
Bilimle Kalın…

Kaynaklar ve İleri Okuma
Bakırcı, Ç.M. (2013) Evrim kuramı ve mekanizmaları. İstanbul: Evrensel Kültür.
Bahçeci,Z.(2015) Evrim. Ankara:Anı.
Buss, D.M. (2003) Theevolution of desire. Basic Books.
Çiçek, K. (2018) Eşeysel Seçilim: Bir Üreme Mücadelesi.Bilim ve Ütopya, 289, 29-35.
Dawkins, R. (2014) Gen Bencildir. Tunç Tuncay Bilgin (Çev.) İstanbul:Kuzey.
Dawkins, R. (2014) Yeryüzündeki En Büyük Gösteri. Polat Uygar ve Tunç Tuncay
Bilgin (Çev.Edt.) İstanbul:Kuzey.
Demirsoy, A. (2018) Eşeyselliğin evrimi. Bilim ve Ütopya, 289, 10-28.
Demirsoy, A. (2017) Evrim İstanbul: Asi Kitap.
Eagleman, D. (2017) Incognito. Zeynep Arık Tozar (Çev.) İstanbul: Domingo.
1-https://evrimagaci.org/evrim-mekanizmalari-4-cinsel-secilim-rastgele-olmayanciftlesme-
42
Erişim Tarihi: 12 Ağustos 2018
2-https://bilimfili.com/insanlarin-tek-esliliginin-sebebi-ask-ya-da-sadakatolmayabilir/
Erişim Tarihi: 12 Ağustos 2018
3-https://www.psychologytoday.com/us/blog/finding-new-home/201807/whattype-
man-are-female-online-daters-looking
Erişim Tarihi: 12 Ağustos 2018
.