10 Ocak 2018 Çarşamba

YERYÜZÜNDEKİ EN MUHTEŞEM GÖSTERİ BAŞLIYOR: BİLİMİN DOĞUŞU


homo sapiens ile ilgili görsel sonucuEvrimsel serüveninde Homo Sapiens zaman içinde gelişen bir beyin yapısına sahip oldu. Diğer canlılara göre oldukça gelişmiş bir beyne sahip olan bu canlı zaman içerisinde üst bilişsel düşünme becerisini kazandı. Günlük yaşamda kendini hayatta tutan becerilerinin yanı sıra insan artık gökyüzünde ne olduğunu, neden yaratıldığını, doğa olaylarını merak ediyordu. Bu yazımda yeryüzündeki en muhteşem gösterinin nasıl doğduğunu anlatmaya çalışacağım.

Başlarken şunu söylemem gerekir: Helenistik dönemden önceki bilim çalışmaları bugün bildiğimiz anlamda bilim gibi değildi. Bu dönemden önce Mısır ve Mezopotamya’da daha çok pratik amaçlara yönelik gözlem ve ölçme düzeyinde etkinlikler yapılıyordu. Mısır’da Nil Nehri’nin taştığı zamanlarda tarım alanlarına zarar vermemesi adına bazı geometrik hesaplar kullanılıyordu. Diğer yandan Antik Grek’te ise gözlemden çok kuramsal düşünme ağırlıklı, varlığını doğasını anlamaya yönelik daha çok metafiziksel bir uğraştı. Tabi şunu da unutmamak lazım bütün bilimler başlangıçta gözleme dayanır.

Milet Okulu ile ilgili görsel sonucuŞimdi sizi 2600 yıl öncesine götürmek istiyorum. Anadolu’da bir liman kentine olan Milet’e gideceğiz.

O dönem doğa olaylarının sebebi olarak mitsel düşünceler ön plana çıkıyordu. Örneğin büyük depremler Poesidon’un cezalandırması olarak görülüyor ve öfkeli tanrılara hemen kurbanlar veriliyordu. Ancak dönemin büyük filozofları ve Milet Okulu’nun temsilcileri Thales ve Anaksimandros’a göre bu dini açıklamalar yeterli gelmiyordu. İki filozof da doğa olayları için daha iyi açıklamaların yapılabileceği kanaatindeydi.

Bilimin ortaya çıkışına, alternatif dünyaların, bu dünyadaki yaşam kalitemizi artırmada kifayetsiz olduğunun fark edilmesi neden olmuştur. (Şengör,2017) Depremi Poesiodon’un öfkelenmesine bağlayan insanlar kurbanlar verseler de bir sonraki depremi önleyemiyorlar veya dualar ve kurbanlar işe yaramıyor yine de Zeus’un öfkesi gemilerin batmasına neden oluyordu.



Mısır’dan Gelen Teorem ve Milet Ekolü
Thales ile ilgili görsel sonucu 
Thales gittiği Mısır’da çok basit ama muazzam bir gözlem yaptı. Mısır’da Nil sellerinden sonra kadastrocular arazi tespitlerini yenilerken bazı geometrik kurallar kullandıklarını gördü. İlk doğa filozofu olan Thales bu geometrik kuralların ispat edilebilecek ilişkilerin ifadeleri olduğunu fark etti. Thales daha sonrasında bu ispat edilebilecek ilişkileri teorem haline getirmiştir. Bunun yanında Thales astronomi ile ilgilenen ilk Yunan filozoftu. Bu yüzden astronomi bilimin yaratıcısı olarak da kabul edilir. Thales dünyanın düz olduğunu ve Arkhe olarak öne sürdüğü suyun üzerinde yüzdüğü fikrini öne sürüyordu.

anaksimandros ile ilgili görsel sonucuThales bilimsel teori olarak adlandırdığımız şeyi ilk kez tüm evrenin sudan oluştuğunu söyleyerek ortaya atmış oldu.

Şimdi diğer bir Milet’li  Anaksimandros’tan bahsetmek istiyorum. Bazı kaynaklarda Anaksimandros Thales’in öğrencisi olarak gösterilirken bazı kaynaklarda sadece diyalogları olduğu bilgisi geçer. Thales dünyanın suyun üzerinde yüzdüğü fikrini Anaksimandros’a söylediğinde Anaksimandros müthiş bir görüş ortaya attı. Ona göre dünya boşlukta duruyordu ve boşlukta durmaması için de bir sebep yoktu. Anaksimandros’a göre Arkhe su değil sınırsızdı. Anaksimandros dünyanın başlangıcı ile ilgilenmiş, doğa olaylarının belirli kanunlara göre olduğunu fark etmiş, sudan karaya geçiş düşüncesi ile de yaşamın evrimi konulu ilk kuramı ortaya atmıştır.

Milet okulunda bilim ile felsefe uğraşları bir arada götürülüyordu. O dönem bilim henüz felsefeden kopmamıştı. Aslında Milet Okulu tüm Antik düşüncenin merkezindeki temel soru ile hem bilimsel hem de felsefe etkinliklerini bir arada götürüyordu: ‘’Şeylerin başlangıcı nedir?’’ Tabi tek soru bu değildi bunun gibi pek çok soru ile dönemin düşünsel faaliyetleri gerçekleştiriliyordu.

Gördüğümüz gibi bilimin doğuşunda İyonya çok etkili ve başlatıcı olmuştur. Bilimin ve medeniyetin merkezi olan Avrupa eleştirel akıl yeteneğini ve bunun sonucu olan gelişmişliğini Milet Okulu filozoflarına borçludur. Tarih boyunca da Antik dönem eserlerini okuyan ve dillerine tercüme eden toplumlar bilimin merkezi olmuşlar, bilimsel faaliyetlerden uzak toplumlar karanlıkta kalmışlardır.
 Atina Okulu ile ilgili görsel sonucu
‘’Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fenden başka yol gösterici aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir.’’ Mustafa Kemal Atatürk

Kaynakça:

Gimbel, S (2017) Bilimsel yöntemin izinde. Özlem Ünlü (Çev.) Ankara: Dipnot Yayınları
Saltoğlu, R. (2018) Bilim ve felsefenin öncüleri İstanbul: Bilim ve Gelecek
Şengör, C. (2017) Bilgiyle sohbet popüler bilim yazıları. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları

Yıldırım, C. (1995) Bilimin öncüleri Ankara: Tübitak Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder