TEKRARLAYAN BİR BUHRAN: YAPILAN ÇALIŞMALAR IŞIĞINDA OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
-Eyvah!!! Kapıyı
kilitledim mi?
-Ya ocağın altını açık unuttuysam?
-Elim hala kirli olabilir iyisi mi bir kez daha yıkayayım…
Bunlar günlük hayatta hemen hepimizin bazen aklımızdan geçen
cümlelerdir. Ancak eğer bu cümleler günlük hayatımızı sürdürmemizi engelliyorsa
o zaman Obsesif-Kompulsif bozukluk dediğimiz diğer adı da takıntı-zorlantı
bozukluğu olan bir bozukluk olma ihtimali vardır. Bu yazımda sizlere OKB ve
bazı çalışmalardan bahsedeceğim.
DSM-5’e göre OKB tanılama kriterleri şu şekildedir:
A. Obsesyonlar, kompulsiyonlar ya da her ikisinin birlikte
varlığı:
Obsesyonlar aşağıdakilerden (1) ve (2) ile tanımlanır:
1) Bu bozukluk sırasında kimi zaman zorla ve istenmeden
gelen ve çoğu kişide anksiyete ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve
sürekli düşünceler, dürtüler ya da düşlemler.
2) Kişi bu düşünceleri, dürtüleri ya da düşlemlerine önem
vermemeye ya da bunları baskılamaya çalışır ya da başka bir düşünce ya da eylemle
etkisizleştirmeye çalışır.
Kompulsiyonlar aşağıdakilerden (1) ve (2) ile tanımlanır:
1) Kişinin, obsesyona bir tepki olarak ya da katı bir
biçimde uygulaması gereken kurallara göre yapmaktan kendini alıkoyamadığı
yineleyici davranışlar (örn. el yıkama, düzene koyma, kontrol etme) ya da
zihinsel eylemler (örn. dua etme, sayı sayma, bir takım sözcükleri sessiz bir
biçimde söyleyip durma)
2) Davranışlar ya da zihinsel eylemler, sıkıntıdan
kurtulmaya ya da var olan sıkıntıyı azaltmaya ya da korku yaratan olay ya da
durumdan korunmaya yöneliktir; ancak bu davranışlar ya da zihinsel eylemler ya
etkisizleştirilmesi ya da korunulması tasarlanan şeylerle gerçekçi bir biçimde
ilişkili değildir ya da açıkça çok aşırı bir düzeydedir.
B. Obsesyon ya da kompulsiyonlar belirgin bir sıkıntıya
neden olur, zamanın boşa harcanmasına yol açar (günde 1 saatten daha fazla
zaman alırlar) ya da kişinin olağan günlük işlerini, mesleki (ya da eğitimle
ilgili) işlevselliğini ya da olağan toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini
önemli ölçüde bozar.
C. Bu bozukluk bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir
ilaç ya da tedavide kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi durumun doğrudan
fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
D. Başka bir eksen 1 bozukluğu varsa, obsesyon ya da
kompulsiyonların içeriği bununla sınırlı değildir (örn. bir yeme bozukluğunun
olması durumunda yemek konusu üzerinde düşünüp durma; trikotillomaninin olması
durumunda saç çekme üzerinde durma; vücut dismorfik bozukluğunun olması
durumunda dış görünümle aşırı ilgilenme; bir madde kullanım bozukluğunun olması
durumunda ilaçlar üzerinde düşünüp durma; hipokondriyazisin olması durumunda
ciddi bir hastalığı olduğu biçiminde düşünüp durma; bir parafilinin olması
durumunda cinsel dürtüler ya da fanteziler üzerinde düşünüp durma ya da majör
depresif bozukluk olması durumunda suçluluk üzerine geviş getirircesine
düşünme).
Ayrıca aşağıdaki belirtiler ayrı değerlendirilir:
İç görüsü iyi: Kişi inanışlarının gerçek olmadığının
farkındadır.
İç görüsü kötü: Kişi inanışlarının olasılıkla gerçek
olduğunu düşünür.
İç görüsü
yok/sanrısal inanışlar: Kişi inanışlarının gerçek olduğuna kesin olarak
inanmaktadır.
Tikle ilişkili: Kişinin o sırada ya da geçmişte bir tik
bozukluğu öyküsü vardır.
OKB’nin tanılama kriterleri bu şekildedir. Şimdi de biraz
nörolojik alt yapısını inceleyelim:
Başlangıç Yaşı
Yapılan çalışmalarda farklı başlangıç yaşlarına
rastlanmaktadır. Bir çalışmada ortalama başlangıç yaşı 21-25 olarak bulunmuş ve
hastaların %25’inde semptomlar çocuklukta, %29’unda ergenlik döneminde
görülmeye başlamaktadır. Bir başka çalışmada ise erkekler için 20, kadınlar
için 19 yaş başlangıç yaşı olarak ortaya çıkmaktadır (Ceylan ve Yazan,2000) Yine
bir başka çalışmada ise başlangıç yaşı 10 olarak bulunmuş, tanı almış
yetişkinlerin 3’te biri ile yarısı arasındaki bir bölümünün çocukken bu tanıyı
almış oldukları ortaya çıkmıştır (Ausitin ve Sciarra,2015)
Aşırı kendini kontrol ve mükemmeliyetçilik – OKB bağlantısı
JAMA Psychiatry dergisinde bu yıl yayınlanan bir çalışma kendini
aşırı kontrol eden ve mükemmeliyetçilik eğilimi gösteren çocukların, genç
yaşlarında OKB geliştirme olasılığının iki katı fazla olduğunu bildirmektedir.
Araştırmacılar mükemmeliyetçi olarak rapor ettikleri çocukların daha küçük
dorsal anterior singulat korteks hacmine sahip olduğunu ve beyinde OKB'ye bağlı
bir alan olduğunu bildirdiler. Araştırmanın 292 çocukla yapılan ilk aşamasında
araştırmacılar 4-5 yaş arasındaki çocuklara daire çizme görevi vermişler ve
daire çizerken çocukları sık sık daha düzgün çizmeleri konusunda uyarmışlardır.
Bu sırada bazı çocuklar mükemmeliyetçilik eğilimi gözlemlenmiştir. Deneyden 12
yıl sonra bu çocuklardan 35’i OKB geliştirmiş ve beyin taramaları yapılmaya
devam edilmiştir. Sonuçta araştırmacılar, daire görevi sırasında mükemmeliyetçi
gibi davrananların da daha önce yetişkinlerde OKB'ye bağlı olan, beyindeki
anatomik bir yapı olan anterior singulat korteks olarak adlandırılan bölgenin
daha küçük bir hacme sahip olduklarını bulmuşlardır (Kirsten vd.,2018)
Etiyoloji
OKB’deki değişimlerin %50’sinin seratonin etkinlik düzeyinde
bir bozuklukla açıklanabildiği tahmin edilmektedir. Başka bir hipotez ise
dopaminle ilgilidir. Vücuttaki dopamin seviyesini kontrol eden ilaçlar Tourette
sendromuyla ilişkisi olduğu ileri sürülmektedir. Vücuttaki dopamin seviyesini
kontrol eden ilaçlar Tourette sendromu ve OKB belirtileri ile ilişkisi olanları
azaltmada etkili olmuştur (Ausitin ve Sciarra,2015).
Tedavi
OKB’nin tedavisinde günümüzde farklı yaklaşımlar
kullanılmaktadır. Bu tedavilerde ve uzun süreli hedefler bulunmaktadır. Kısa
süreli hedefler genellikle hastalığın doğasını, öyküsünü, varsa madde kullanımı
ile ilişkisini belirlemek ve hastanın doğru olmayan inançlarına yönelmektir.
Uzun süreli hedefler ise OKB’nin sıklık, süre ve şiddetini azaltmayı, davranış
anlamında hastanın harcadığı zamanı azaltmayı, duygusal stresi çözmeyi, geçmiş
yaşam olaylarına inmeyi ve hastanın yeni yaşama uyumunu sağlamasına yardımcı
olmayı içerir (Jongsma,Peterson ve Bruce,2016).
Not: OKB’nin nörolojik alt yapısı kısmında beynin bazı
bölümlerinden bahsettim. Beyin bilinen evrenin en karmaşık yapısıdır ve beyin
hakkında şu an çok az şey biliyoruz. Bahsettiğim bölgeler (anteriyor singulat,
orbitofrontal korteks, dorsolateral prefrontal korteks) hakkında verdiğim
bilgiler çok genel olup beynin bağlamsal bütünsel çalıştığı bilinmektedir yani
örneğin karar verme süreci beynin tek bir bölgesi ile ilişkili olmayıp beynin
neredeyse tamamını ilgilendiren bir süreçtir. Yeni yapılan çalışmalar ışığında
beyin hakkında bilgilerimiz neredeyse her geçen gün değişmektedir.
Bilgi
güçtür, aynı zamanda huzursuzluk…
Kaynaklar ve İleri Okuma
Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve
Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan,
çev. Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2013.
Austin, V.L., Sciarra, D.T. (2015) Çocuk ve ergenlerde duygusal ve davranışsal bozukluklar.
Mustafa Özekes (Çev.Edt) Ankara: Nobel
Ceylan, E.M., Yazan, B. (2000) Araştırma ve klinik uygulamada biyolojik psikiyatri 3.cilt anksiyete
bozuklukları. İstanbul: Altan
Jongsma, A.E., Peterson, L.M., Bruce, T. (2016) Bütün ruh hastalıkları için yetişkin
psikoterapisi tedavi planlayıcısı. Muzaffer Şahin (Çev.Edt.) Ankara: Nobel
Gilbert, K. E.,
Barclay, M. E., Tillman, R., Barch, D. M., & Luby, J. L. (2018).
Associations of Observed Performance Monitoring During Preschool With
Obsessive-Compulsive Disorder and Anterior Cingulate Cortex Volume Over 12
Years. JAMA psychiatry.
Tanrıdağ, O. (2015) Davranış
nörolojisi. Ankara: Nobel
https://sinirbilim.org/anterior-singulat-korteks/
Erişim Tarihi: 26 Temmuz 2018
https://sinirbilim.org/orbitofrontal-korteks/
Erişim Tarihi: 26 Temmuz 2018