8 Temmuz 2017 Cumartesi

İnsan Doğasını Anlamlandırmaya Adanmış bir Hayat: Alfred Adler

Hayatı ve ilk yılları:
7 Şubat 1870 de Penzing, Avusturya’da doğdu. 6 çocuklu Macar Yahudisi bir ailenin ikinci çocuğu ve babası tahıl tüccarı. Çocuklukta çok fazla sağlık problemi yaşadı. Raşitizm hastalığından dolayı 4 yaşına kadar yürüyemedi ve glotis spazmları da yaşadı. Bunun yanında çok ağır bir zatürre geçirip ölümden döndü. Ayrıca Adler çocukluk yıllarında travmatik anılar da yaşadı. 3 yaşındayken yanındaki yatakta erkek kardeşi Rudolf’un ölümüne şahit oldu bunun yanında çelimsiz vücudu hep dalga konusuydu. Ölümle çok erken tanışmasından dolayı doktor olmaya karar verdi. Abisi Sigmund’a karşı kıskançlık duyguları vardı. İlkokul yıllarında bedenen yaşıtlarından zayıf ve matematik dersinde oldukça geriydi. Ancak daha sonra matematikte çok başarılı olmuştur.

Üniversite: Viyana’da tıp okulunda doktorluk eğitimi aldı 1895’te mezun oldu. Nöroloji ve psikiyatride uzmanlaştı. Bu yıllarda Adler’in tedavi sürecinde tedavinin ruh ve beden ile aynı anda yürütülmesi görüşü vardı.

Freud- Adler İlişkisi: Nihayet takvimler 1902 yılına geldiğinde dönemin radikal bilim insanı Freud kurmakta olduğu topluluğa Adler’i davet etti. O dönem Adler’e veliaht gözüyle bakılıyordu. Hatta Adler’in psikanalize büyük katkıları da oldu. Ancak Adler bu çalışmalar sırasında insanın basite indirgenmesi olayına karşıydı çünkü ona göre yeryüzünde ne kadar insan varsa o kadar farklı kişilik yer alıyordu. Böylece bireysel psikoloji doğmuş oldu. İlginç bir diyalog olduğu için yer vermek istedim Freud ve Adler arasındaki buhranlı yıllarda Adler Freud’a  ‘’Sanıyor musunuz ki, bütün ömrüm boyunca gölgenizde yaşayıp gitmek benim için pek büyük bir zevktir?’’ diye iğneleme içeren bir soru sorduğu söylenir bunu Freud Yaşamım Ve Psikanaliz kitabında anlatır.

KURAMI:  Öncelikle Adler insan doğasına pozitif bakar. Çünkü ona göre insan değişme potansiyeli olan bir canlıdır. Bunun yanında sonradan Horney ile devam edecek olan feminist görüşün de psikoloji dünyasındaki ilk temsilcisiydi. Ona göre toplumun bazı hataları kadınlarda yoğun aşağılık komplekslerinin oluşmasına yol açıyordu.                                                                                            
Adler’in çocuk eğitimi konusundaki görüşleri de olumludur bunu da kendi pozitif kişiliğine bağlayabiliriz. Çünkü o dönemde Avrupa’da çocuk eğitimi konusunda şiddet tercih edilen bir yoldu.

Yaşam Biçimi:  Yaşam biçimi 4-5 yaşlarında oluşur. Kişinin hayatındaki engellerle nasıl başa çıktığını ve çözüm ve hedeflere ulaşmanın anlamını yaratma yollarını belirtmektedir. Adler’in şımartılmış yaşam tarzı adında bir kavramı vardır. Buna göre Nevrotik yaşam tarzı da şımartılmış çocuğun yaşam tarzıdır. Şımartılmış çocuk arzularının kanun olarak görülmesini ister. Bunun yanında konuşmasını doğru dürüst öğrenemeyenler sıklıkla şımartılmış çocuklardır. Adler kendi oluşturduğumuz hedeflere ulaşmak için izlediğimiz yolu içeren yaşama uyum biçimini de yaşam tarzıdır.

Sosyal (toplumsal) ilgi: Adler’i diğer kuramcılardan ayıran önemli bir özelliği de doğumdan itibaren insanın sosyal ilişkiye girme ihtiyacı ile dünyaya geldiğini savunmasıdır. Adler, insanların diğerleriyle ilişki kurmak için doğuştan potansiyeli olduğunu savunmuş ve bu olguya sosyal ilgi adını vermiştir. Toplumsal ilgi üç aşamada evrimleşir: bunlar; yetenek, kabiliyet ve ikincil dinamik (çeşitli aktivitelere yönelik tutum ve ilgi) özelliklerdir. Toplumsal ilginin ortaya çıkıp geliştiği ilk ilişki anne-çocuk ilişkisidir. Bu açıdan anne- çocuk ilişkisi çok önemlidir. Günümüzde ise bu ilişkinin ne derece önemli olduğunu binlerce araştırma sonucunda görmekteyiz.

DOĞUM SIRASI: Adler’in doğum sırasıyla ilgili görüşleri, çocukların ne gibi problemlerle karşılaştıklarını ve bunlara nasıl çözüm bulduklarını keşfetmek amacıyla oluşturulmuştur. Doğum sırası bir çocuğun toplumla nasıl bağlantı kurduğu ve yaşam biçiminin gelişimi üzerinde etkili olabilir.
İlk çocuk: Tahtını kaybetmiş kral olarak tanımlanır. Bu yüzden en büyük çocuklar rüyalarında sıkça düştüklerini görürler. İlk çocuklar genelde liderlik özelliğine sahiptirler ve tutucu olabilirler.
İkinci çocuk: İkinci çocuğun sosyallik duygusu ilk çocuğa göre daha iyi gelişir. Bunun yanında ailede her zaman bir rakibi olduğu için oldukça hırslıdır. İkinci çocuklar da sık sık kendilerini yarışırken görürler. Başarı yönelimlidirler.
En küçük çocuk: Adler ailede en iyi en küçük çocukların geliştiğini ama aynı zamanda en sorunlu çocukların da en küçük çocuklar olduğunu söylemiştir. Yarışmacıdırlar. En küçük çocuklar hep hırslıdır ama en hırslı çocuklar da en tembel olanlardır.
Tek Çocuk: Genellikle aile tarafından şımartılırlar. Bağımlı ve benmerkezci olabilirler.

İlk-Erken Anılar:  İlk-erken anılar ilk olarak yaşam stilinin başlangıç anılarını ve en basit ifadelerini gösterirler. Yani bu anı kişinin ana sorunu ile çok yakındır. Adler’e göre insanlar hayatlarında etkili olan olayları anımsarlar. Bunu kendinize de uygulayabilirsiniz ilk olarak neleri hatırladığınızı düşünüp.

AŞAĞILIK VE ÜSTÜNLÜK DUYGUSU: Adler’e göre aşağılık duygusu başarmak ve hayatta kalmak için güdüleyicidir. Aşağılık duygusu komplekse dönüşmediği sürece, insanın bir zayıflığı değildir. Üstünlük kavramı da aşağılık duygusunun üstesinden gelmek için kişinin benlik değerinin şişirilmesi anlamına gelir. Üstünlük çabası tüm insanlarda doğuştandır ve ileriye yönelik güdüleyicidir. Üstünlük hedefi yapıcı ya da yıkıcı olabilir bu kişinin kendisi ile ilgilidir. Üstünlük çabası toplumsal düzeyde de gerçekleşmektedir. Toplumlarda kendilerini mükemmelleştirmeye çalışırlar. Üstün duygulara ulaşmanın bir başka yolu da bir başkasını sinirlendirmektir. Yaşam hedeflerimiz de üstünlük çabamız açısından önemlidir.

UYKU POZİSYONLARI -Yatarken tortop olanlarda cesaret eksikliği, görünmezlik isteği olabilir. Yüzükoyun yatan insanların inatçı ve kavgacı oldukları gözlemlenmiştir. Sırt üstü uyuyan bir kişi görünmek ister.( Üstünlük çabası ile ilgili) Başları yataktan sarkarak uyuyanlarda genellikle ertesi günün taleplerinden kaçmak vardır. Bütün gece durmadan hareket eden huzursuz uykucular doyumsuz olduklarını ve biraz daha fazlasını yapmayı istediklerini gösterirler. En sessiz uykucular en rahat olanlardır ve rüya görmezler.

RÜYALAR:  Adlerciler yaşam biçimini analiz ederken çocukluk rüyalarına ve daha güncel tekrarlayan rüyalara tepki verirler. Adler rüyaların anlamlı olduğunu ve bireylerin yaşam biçimlerine işaret ettiklerine inanır. Adlerci terapide sembollerin rüyalarda sabit anlamları yoktur. Rüyanın amacı geride bıraktığı duygulardır. Görevi ise önümüzde bulunan zorluklara karşı çıkmak ve bir çözüm ön görmek. Rüyalar aynı zamanda kendimizi aldatmamızdır. Çünkü olmayacak hedeflerimize ulaştığımızı da görebiliriz. Duygularına kulak asmayan veya sorunlara bilimsel yaklaşan insanların çok seyrek rüya gördüklerini ya da hiç görmediklerini söyleyebiliriz.

ADLERCİ TERAPİ VE PSİKOLOJİK DANIŞMA KURAMI

-Adlerci psikoterapi ve psikolojik danışmayı açıklamak için psikoterapinin 4 aşaması kullanılmıştır. Bu aşamalar:
1.aşama: İlişki yani ilişkinin kalitesi
2.aşama: İlk/erken anıların, aile topluluğunun ve rüyaların analizi
3.aşama: Danışanların yorumlarının açıklanması
4.aşama: Yeniden düzenleme/yönlenme İç görü ve yorum
Terapötik ilişki Danışan ve danışmanın rolleri nelerdir?
Karşılıklı saygı ve güven
Dirence karşı cesaretlendirme
Terapide başarı beklentisi
Amaçların belirginleştirilmesi
Hastanın söylediklerinin dinlenmesi ve hareketlerinin gözlenmesi
Empatik tepkiler
 inançlar duygularla sonuçlanır.

DEĞERLENDİRME Değerlendirme de kullanılan bilgiler genel olarak ;
-aile dinamikleri
-İlk/erken anılar
-Rüyalar’dan oluşur.

AİLE DİNAMİKLERİ VE TOPLULUĞU
Bir bireyin yaşam biçimini değerlendirirken anne babanın birbiriyle ilişkisi ve kardeşlerin ilişkisine değinilmesi önemlidir.
Aile, toplumu yansıtan bir mikrokozmostur.
Kardeşlerin pek çok bakımdan karşılaştırmalı değerlendirilmesi de önemlidir.
Temel Hatalar
İlk/erken anılardan kaynaklanan temel hatalar, bireyin yaşam biçiminin kendisine zarar veren yönlerine atıfta bulunur. Çoğunlukla temel hatalar başkalarından kaçınma veya geri çekilme, bencillik ve güç için arzu duymayı yansıtır.
Temel hataların sınıflanması:
1.Aşırı genellemeler
2.Sahte veya olanaksız güvenlik hedefleri
3.Yaşam ve yaşamın gereksinimleri hakkındaki yanlış anlamalar
4.Kendi değerini en aza indirmek veya reddetmek
5.Hatalı değerler


YENİDEN DÜZENLEME/YÖNLENME
Hastaların hedeflerine ulaşmak için inanç ve davranışlarını değiştirdikleri evre, yeniden düzenleme/ yönlenme evresidir.

ANINDALIK
Terapide şu anda neler olduğuna dair insanın deneyimlerini ifade etmesi anındalığı tanımlar. Terapistin, hastanın sözel ya da sözel olmayan biçimde anlattıkları arasında ilişki kurmasına dayanır.

CESARETLENDİRME  Adlerci psikoterapi oturumları boyunca kullanılan cesaretlendirme, ilişki kurmada ve danışanın yaşam biçimini değerlendirmede yararlıdır. Yeniden düzenleme/yönlenme evresinde bireyin risk alma ve yeni şeyler denemedeki gönüllülükleri desteklenmelidir.

MIŞ GİBİ YAPMA Hastanın, eylemin başarısız olacağından korktuğu durumlarda hastadan «işe yaramış gibi» davranması istenir.

KENDİNİ YAKALAMA Hastalar hedeflerini değiştirmek ve gerçekleştirmek için uğraşırken değiştirmek istedikleri davranışları sergilerken kendilerini yakalamaya gereksinim duyabilirler. Davranış yaşamları boyunca pek çok kere tekrarlandığından «kendilerini yakalamak» için fazladan çaba sarf etmek zorunda kalabilirler.

GÖRÜNTÜ/RESİM YARATMA Terapist, hastanın bir şey başarmasına yardımcı olabilecek bir görüntü/resim önerir. Adler bir şeyi yapmanın zihinsel resminin, birinin zihinsel olarak anımsamasından daha etkili olduğuna inanır.
Bu bağlam genişletilirse, zihinsel bir görüntü yerine bir dizi görüntü olabilir. Danışanlara, ortaya çıkabilecek farklı sorunlarla başa çıkabilmelerine yardımcı olmak için görsel betimlemeler öğretilebilir.

DANIŞANIN ÇORBASINA TÜKÜRME Bir teknik olarak psikolojik danışman bir danışanın davranışının amacını değerlendirir ve daha sonra bu davranışı daha az çekici kılacak yorumlar yapar.

KATRAN BEBEKTEN (İÇİNDEN ÇIKILMASI ZOR DURUMDAN) KAÇINMAK Adler, «katran bebek» terimini terapistin hasta için önemli olan ve hastaya sorunlar yaratan yapışkan (katran) bir sorunu tartışırken dikkatli olmasına atıfta bulunarak kullanmıştır. Kendine zarar veren bazı davranışları değiştirmek çok zor olabilir ve hasta için özel bir önem taşıyabilir. Örüntü hatalı varsayımlara dayalı olsa ve hedefleri karşılama ile sonuçlanmasa da, hasta eski algılara takılıp kalabilir. Daha da ötesi hasta benlik algısını koruyabilmek için terapisti diğerleri gibi davranmaya zorlayabilir.

DÜĞMEYE BAS TEKNİĞİ  Mosak tarafından geliştirilen bu teknikte hastalardan gözlerini kapatmaları ve yaşadıkları mutlu bir anı anımsamaları istenir. Mutlu görüntülere eşlik eden duygulara odaklanmaları istenir. Daha sonra acı öfke veya başarısızlık olabilen mutsuz bir görüntü yaratmaları ve sonra tekrar mutlu sahneyi oluşturmaları istenir. Bu teknik hastalara, kendi duygularını değiştirme gücüne sahip olduklarını gösterir.

PARADOKSAL NİYET/YÖNERGE Bu teknikte hastalar semptomlarını daha da geliştirmek içi cesaretlendirilirler. Örneğin; parmağını emen bir çocuğa bunu daha da çok yapması söylenebilir. Adlerciler, hastanın davranışını kabul ederek uygun olmayan şeyin daha az çekici geleceğine inanırlar.

EV ÖDEVİ Hastaların görevleri başarmalarına yardımcı olmak içi Adlerciler ev ödevi vermeyi genellikle yararlı bulurlar. Ev ödevi genellikle terapi oturumları arasında göreceli olarak kolayca başarılabilecek şeyler olur.

 KAYNAKÇA
Adler,A.(2008).Nevroz sorunları(A.Kılıçlıoğlu,Çev) İstanbul:Say
Adler,A.(1984).Güç çocuğun eğitimi(N.Önol,Çev) İstanbul:Varlık
Adler,A.(2013).Yaşamla ilgili sorunlar(L.Yarbaş,Çev) İzmir:İlya
Adler,A.(2013).Yaşam bilgisi(L.Yarbaş,Çev) İzmir: İlya

Adler,A.(2013).Ne için yaşıyoruz(L.Yarbaş,Çev) İzmir:İlya
Sharf,R.S.(2014).Psikoterapi ve psikolojik danışma kuramları(N.V. Acar,Çev)
Ankara:Nobel
İnanç,B.Y. ve Yerlikaya,E.E. (2014). Kişilik kuramları.Ankara:Pegem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder